Elimizin altındaki ekranlar, parmaklarımızın ucundaki sınırsız bilgi ve iletişim ağı... Sosyal medya, hayatımıza hızla girip vazgeçilmez bir parçamız haline geldi. Günümüz dünyasında anılarımızı paylaşmak, gündemi takip etmek ve sevdiklerimizle iletişim kurmak için bu platformlara sıklıkla başvuruyoruz. Ancak bu hızlı ve çekici dünya, farkında olmadan bizi zihinsel, duygusal ve fiziksel pekçok açıdan etkileyebiliyor. Sosyal medyanın cazibesi altında yatan zararları göz ardı ettiğimizde, hayatımızdaki dengeyi kaybedip birçok önemli değeri yitirme riskiyle karşı karşıya kalıyoruz. İşte bu yazıda, sosyal medyanın zihin, beden ve ruh üzerindeki olumsuz etkilerini derinlemesine inceleyerek, sağlıklı bir dijital yaşam için farkındalık oluşturmayı hedefliyoruz.
Sosyal Medya platformlarda aynı anda farklı farklı konularda paylaşımlarlara beynimiz maruz kaldğından dolayı; beynimiz tek bir mevzuya değil aynı anda birden fazla mevzuya odaklanma telaşına düşüyor. Bu telaş uzun bir zaman dilimi içerisinde ise tamamen beyinde bir kaos ortamı oluşturuyor ve bu kaos artık beynimizin hiçbir mevzuyu ciddiye almaması ve ona tam olarak konsantre olmamasına sebep oluyor. Bu da çağımızın en büyük hastalıklardan biri olan Odaklanma Problemini doğuruyor. Bu hastalığa yakalanan insan hem yeni bir şeyi öğrenme konusunda hem de çevresindekilerle iletişim kurma konusunda büyük zorluklar yaşar.
Odaklanma Problemini doğruran fazla sosyal medya kullanımı, odaklanma probleminin en teml sonuçlarından biri olan düşünme eylemindeki problemi doğrurur. Hızlı hızlı akan paylaşımlar beynin birine daha fazla değer vermesini engeller ve üzerinde düşünme, onu analiz etme becerisini kaybeder. Düşünme eylemindeki körelme, zayıflama insanın doğru ile yanlışı ayırt etme meziyetini yok eder. Bu da sosyal medya paylaşımlarına körü körüne inanmasına ve farkına varmadan Hak ile Batılı karıştırmasına sebep olur.
Düşünme eylemindeki olumusuzluklar öğrenme kabiliyetimizi temelden etkiler. Çünkü öğrenme bir düşünce eyleminin sonucunda meydana gelen bir olgudur. Düşüncede problem yaşayan insan yeni bir şeyi öğrenme veya öğrenebilme konusunda mutlaka problem yaşar. Bununla birlikte insanın bir şeyi öğrenebilmesi ona odaklanması ve onu düşünce süzgecinden geçirip bağlantılar kurması ve analizler yapması gerekir ama sosyal medya hem odaklanma ve hem de düşünme problemine sebebiyet verdiği için bunun olması çok zor bir hal alır.
Bir şeyi ezberlemek için öncelikle onu öğrenmemiz gerekiyor. Öğrenme kabiliyetimiz ne kadar yüksekse ezberleme kabiliyetimiz de o minvalde yüksek olur. Öğrenme kabiliyetimizi körelten her şey aynı zamanda ezberleme kabiliyetimizi de köreltir. Ve yine sosyal medyadaki paylaşımlar, görseller beynimizde hızlı hızlı akıp bilinçaltımızı etkilemesi ve beynimizi boş yere uzun bir süre yorması; beynimizin ezberleme kabileyetini muazzam bir şkilde ekiler. Eğer ezberleme probleminiz varsa; başta sosyal medyayı ve boş işlerle beyninizi yormaktan hemen vazgeçin. İnanın çok kısa bir zaman sonra beyninizin ne kadar kolay bir şekilde ezber yaptığını göreceksiniz.
Sosyal medya mecrası duygu karmaşıklığın en yoğun yaşandığı mecra. Bir paylaşıma üzüntü işareti koyarken bir sonra gelen paylaşıma gülme işareti koyabiliyoruz. Birinde kızarken hemen bir diğerine sevinçli olduğumuzu ifade edebiliyoruz. Bu duygu karmaşıklığı uzun bir zaman sonra bizlerde duygu travmasına sebep oluyor. Duygu yeteneğimizi kaybetmemize ya da mantıksız duygusal tepkiler vermemize sebep oluyor. Yapılan araştırmalar da gösteriyor ki bu tarz duygu karmaşalıkları belli bir zaman sonra duygusuz, ruhsuz, sosyal hayatten kopuk, olaylara mantık ve biliçten uzak duygusal tepkiler veren insan profili oluşturuyor. Bu ise hepimiz için çok tehlikeli bir durum.
Sosyal mecrada insanlara günü birlik yaşama, günü birlik tepkilerini gösterme aşılanıyor. Sosyal medyada dün ve yarın yoktur, varsa sadece bugün hatta bu an vardır. Halbuki geçmiş ve gelecek ile bağı koparılmış bir anın yada bir günün hiçbir kiymeti harbiyesi yoktur. Sosyal medya bu konuda tamamen profesyonel bir şekilde toplumların, insanların geçmiş ile gelecek arasındaki bağı kopartmanın çalışmasını yürütüyor. İnsanlık anlık tepki vererek dünün problemlerini unutuyorlar ve gelecek için plan yapmayı pas geçiyorlar. Sosyal medya trend olan bir konu ertesi gün hiç yaşanmamış gibi kabul ediliyor. Bir çoğumuz buna şahit olmuşuzdur.
sosyal medyanın doğuşu ile birlilikte insanların telefonları ile olan birliktelikleri daha da güçlü hale geldi. Öyleki telefon ile uyuyoruz telefon ile kalkıyoruz. Helada bile telefonu elinden düşürmeyen insnlarımız var. Yemek yerken, sohbet ederken, arabaya binerken, yolda yürürken telefon bizim hayatımızda. Telefonla olan birlikteliğimizin yüzde 90'ını sosyal medya kapsıyor. Yani kısacası eskiden 10 dakika ile telefon ile meşgul olan biri bugün 2 saate yakın telefon ile meşgul oluyor. Eskiden gözleri 10 dakika mavi ışığa maruz kalan insan, bugün 2 saate yakın bir sürede gözleri mavi ışığa maruz kalıyor. Mavi ışık dalgalarının göze verdiği zarar hepmizce malum. Mavi ışığa daha fazla maruz kalan gözlerimiz eskiye nazaran daha fazla zarar görüyor ve sağlığını kaybediyor. Tabii olay sadece bununla bitmiyor. Uzun süre elektronik cihazlara odaklandığımız zaman gözlerimizin doğla refleksi olan açılıp kapanma refleksimizi gayri doğan bir şekilde etkiliyoruz. Yai açılıp kapanma refleksimizin doğallığını bozuyoruz. Bu da hepimizde göz ağrılığı, baş ağrılığı olarak geri dönüyor. Aman dikkat diyoruz. Göz sağlığınızı bir hiç uğruna kaybetmeyin.
Bugün hayatımızda her şeyimizi dışardan oluşturulan algılar belirliyor. Aldığımız kıyafetten, kullandığımız diş macuna kadar her şey algılarla belirleniyor. Buna kısaca algı operasyonları diyoruz. Hangi partiye oy vereceğimizden, hangi olaya nasıl tepjki vereceğimizden kimi sevip kimi sevmeyeceğimizden her şeyimizi algılarla yönetiyorlar ya da yönetmeye çalışıyorlar. Bunu da en rahat şekilde sosyla medya vasıtasıyla yapıyorlar. Yukarda da ifade ettik. Odaklanma problemi ve onu takip eden düşünme kabiliyetinin körelmesi sonucunda biz neyin Hak neyin batıl olduğunu, neyin zararlı neyin faydalı olduğunu ayırt etme becerimizi kaybediyoruz. İşte tam burada biz dışardan oluşturulan algıların kurbanı haline geliyoruz. Bize ne verirlerse; onu kabul ediyoruz, esasen etmek zorunda kalıyoruz. Çünkü anda sağlıklı düşünme yetimizi kaybetmiş oluyoruz. Ve böyle hangi partiyi başlta görmek istiyorlar o paritye oy vermiş oluyoruz. Hangi elbiseyi bize satmak isterlese o elbiseyi almak zorunda kalıyoruz. Kısacası artık biz kontrol edilen ve uzaktan komuta edilen bir robot haline geliyoruz.
Sosyal Medyanın olası tehkilerinden sekizini yukarda ifade etmiş olduk. Şunu bilelim ki her şeyin çoğu zarar. En şifalı bal dahi fazla yenildiği zaman insanı ölümüne sebep olabiliyor. Bu hayat her birimiz için çok önemli. Çünkü bu hayat sonsuz bir hayatın kazanılması için bir imtihan hayatı. Kaybetmeye lüksümüz yok. Onun için de kontrolümüzü başkalarının eline verme lüksümüz yok. Sağlığımıza zarar vermeye, psikolojimizin bozulmasına, duygusal travmalar yaşamamıza, ezberleme kabiliyetimizi köreltmeye, öğrenmemizi zorlaştırmaya, düşünme yetimizi yok etmeye, odaklanma kabiliyetimizi kaybetmeye evet diyemeyiz.
Bundan dolayı bu an itibariyle doğru ve etkili bir şekilde sosyal medya kullanımı için kendimize söz verelim. Etrafımızdaki insanları bu konuda uyaralım.
Son olarak; bu yazıyı çevremizdekilerle paylaşıp onların da bu konuda bilgi sahibi olmasına katkı sağlayalım.