Ömer Muhtar, 1858 yılında Osmanlı topraklarına bağlı olan Libya’da doğmuş ve ömrünü ülkesinin bağımsızlığı için mücadeleye adamış bir kahramandır. Kendisi, "Çöl Aslanı" olarak anılan, cesareti, inancı ve direnişiyle hafızalara kazınan bir liderdir.
1911’de İtalya, Libya’yı işgal ettiğinde Ömer Muhtar, halkını korumak ve özgürlüğü savunmak için Senusi Tarikatı öncülüğünde savaşmaya başladı. Onun liderliğinde, çölü karargâh edinen mücahitler, İtalyan ordusuna yıllarca direnerek gerilla savaşının en büyük örneklerinden birini sergiledi. Çölü avucunun içi gibi bilmesi, savaş taktiklerindeki ustalığı ve halkına olan bağlılığı, işgalcileri büyük bir çıkmaza soktu.
Onlarca yıl süren mücadeleye rağmen, İtalyanlar 1931 yılında gelişmiş teknoloji ve ağır silahlarıyla baskıyı artırdı. Ömer Muhtar, bir çatışmada yaralanarak esir düştü. 15 Eylül 1931'de İtalyanlar tarafından haksız bir mahkemede yargılanarak idama mahkûm edildi.
İdam sehpasına çıkmadan önce mahkeme başkanının "Teslim olsaydın, hayatını kurtarabilirdin!" sözüne karşılık tarihe geçen şu cevabı verdi:
"Biz teslim olmayız! Ya kazanırız ya da ölürüz!"
73 yaşında şehit edilen Ömer Muhtar, beden olarak aramızdan ayrılsa da özgürlük mücadelesinin simgesi olarak kalmaya devam etti.
Bugün Ömer Muhtar, sadece Libya’nın değil, tüm İslam dünyasının bağımsızlık ve adalet sembolü olarak anılmaktadır. O, sadece bir savaşçı değil, onurlu bir direnişin sesi ve bir halkın umudu olmuştur.
Onun şu sözü, mücadelesinin ruhunu en iyi şekilde yansıtır:
"Ben esir düşmem, ya zafer kazanırım ya da şehit olurum!"
Ruhu şad olsun, mücadelesi sonsuza kadar hatırlansın!